Fethiye Müzesi
Antik Likya bölgesinin en batıdaki kenti Telmessos‘un üzerinde kurulmuş olan ve Teke Yarımadası'nın liman kenti olan Fethiye’de ilk müze 1962 yılında, kentten ve çevresinden toplanan eserler ile oluşturulmaya başlanmıştır. İlk önce şimdiki belediye binası altında iki küçük odada Depo Müze olarak faaliyetlerini yürüten müze, 1987 tarihinden bu yana şimdiki yerinde ziyaretçilerini ağırlamaktadır. Teşhirde sergilenen eserlerin çoğunluğunu Fethiye ve çevresinden vatandaşlarca müzeye getirilen eserler ve müze sorumluluk alanındaki kazılardan bulunarak müzeye getirilen eserler oluşturmaktadır.
Eserler M.Ö.3000' den başlayarak Bizans Dönemi sonuna kadar tarihlenen heykeller, heykel başları, seramik, cam ve metal eserler ile sikkelerden oluşturulan gruplar halinde teşhir edilmektedir. Arkeoloji Salonu'nda ayrıca bölge tarihi ve bölge kültürü hakkında önemli bilgiler sunan yazıtlar da yer almaktadır. Bu yazıtlardan en önemlisi bölgenin klasik çağdaki halkının dili olan Likçe'nin çözümlenerek okunmasında önemli rol oynayan Üç Dilli (Likçe, Aramice, Grekçe) (Tringual stel) yazıttır.
Müzede ayrıca Çift Dilli Yazıt (Karca-Grekçe) ve Likya kültürünün önemli eserlerinden Izraza Anıtı gibi eşsiz eserler ve Tanrı-Kahraman Kakasbos’a adanan adaklar gibi Likya Bölgesi’ne özgü eserleri de görmek mümkündür.
Müze bahçesinde de açık teşhir olarak büyük ebatlı taş eserler yer almaktadır. Bunlar arasında lahit mezarlar, yazıtlar vb. sayılabilir.
Telmessos Antik Kenti Fethiye Kalesi ve Aminthas Kaya Mezarları
Fethiye, sırtını dayadığı dağın eteklerinde körfeze kadar uzanan alanda kurulmuş olan antik kent Telmessos’un üzerine kurulmuştur. Kentin pek çok yerinde Telmessos dönemine ait kalıntılar görülmektedir.
Kentin güneyinde yükselen tepenin üzerindeki Telmessos akropolünde Aziz John Şövalyelerinin yaptığı sanılan ve Osmanlı döneminde de kullanılmış olan bir kalenin kalıntıları vardır. Tepede sur kalıntıları, sarnıç ve tepenin doğu yüzünde küçük kaya mezarları bulunmaktadır.
Telmessos’un amfi tiyatrosu, iskelenin hemen üzerinde sürdürülen kazılar sonucu ortaya çıkarılmıştır. Erken Roma Dönemi’nde inşa edilen, M.S. 2. yy.’da onarım geçiren tiyatronun 5.000 kişi kapasiteli olduğu ve Bizans Dönemi’nde arena olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
İlçe merkezinde dik kayalık yamaç üzerine oyularak yapılmış 3’ü tapınak tipinde, diğerleri sivil mimari örneklerini yansıtan birçok kaya mezarı bulunmaktadır. 3 tapınak tipinden biri olan ve halk arasında “Kral Mezarı” olarak bilinen bu mezar, diğer ikisine göre nispeten daha sağlam kalmıştır. Doğu ante duvarlarının orta bölümündeki “Hermapias oğlu Aminthas” yazısı nedeniyle Aminthas Mezarı olarak isimlendirilmiş olan ve M.Ö. 4. yüzyıla tarihlenen bu İon Düzenli in antis (anteler arasına iki sütunun bulunduğu tapınak tipi) planlı bir tapınağın ön cephesinin kayaya yansıtılmış biçimidir. Şehrin simgesi olan Aminthas Kaya Mezarı ve hemen doğusunda aynı dik yamaç cephesindeki diğer mezarlar, Likya Bölgesi'nin metal ve ahşap işçiliği hakkında bilgi veren en iyi örneklerdir.
Kayaköy
Fethiye ilçe merkezine 8 km uzaklıkta yer alır.Antik dönemde Karmylassos olarak bilinen Kayaköy’ün geçmişi M.Ö.3000' lere kadar dayanmaktadır. Yamaca dayalı olan yapı gruplarının tamamı, Osmanlı İmparatorluğu’nun geç dönemlerinde azınlıklara tanınan haklar sonucu boşaltılan yapılardan oluşmaktadır. Kentte, evlerin arasına serpiştirilen çok sayıda şapel, 2 büyük kilise, 1 okul binası ile 1 gümrük binası yer almaktadır. Yerleşimin ortasına yakın bir noktaya kurulan Yukarı Kilise, yerleşime hakim bir tepenin üzerindedir. Kiliselerin dışında iki ayrı okul binası yerleşimin ortak yapılarından diğer grubu oluşturmaktadır. Eski ismiyle Levissi’de, kızlar ve erkekler ayrı eğitim almaktaydı. Sadece ilköğretimin yapıldığı okullarda öğrenim dili Rumca olarak okutulmuştur. Öğrenciler daha yüksek öğrenim için, Rodos, Atina ve İstanbul’a gönderilmişlerdir. Köy içinde asma ağaçları altında bulunan çardaklarda serin bir yaz akşamı yaşayabileceğiniz çeşitli yeme içme tesisleri, kendin pişir – kendin ye tarzında restoranlar ve yörede yetişen ürünlerden oluşan köy kahvaltılarının olduğu mekanlar bulunmaktadır.
Kayaköy evleri son yıllarda az sayıda olsa da restore edilerek turizme kazandırılmaktadır. Bunun yanında, her geçen gün artan konaklama tesisleri, ATV, Quad Bike Safari yanında Atlı Doğa Yürüyüşü ile trekking tutkunlarının uğrak noktası olması nedeniyle turizm hareketliliği artmış bir alandır.
Gemiler Adası ve Koyu
Gemiler Adası, Ölüdeniz yakınlarında Gemiler / Soğuksu Koyları'nın karşısında yer alır. Adaya ulaşım Kayaköy yakınlarındaki Gemiler Koyu’ndan sağlanmaktadır.
Ada üzerinde 4 adet kilise kalıntısı, mezar yapıları ve Orta Çağ yerleşimine ait kalıntılar bulunmaktadır. Sivil mimariye ait yapılar, konut ve sarnıçlardan oluşmaktadır. Kalıntıların bir kısmı su altında da gözlemlenebilir durumdadır.
Adaya M.S. 5-7. yüzyıllar arasında yerleşim olduğu ve 7. yüzyıldaki Arap akınları sonrası terk edildiği sanılmaktadır.
Ada üzerindeki ve yakınlarındaki kiliselerle birlikte ele alındığında, bu alanın bir piskoposluk merkezi olabileceği akla gelmektedir. Ada ve çevresinde yoğunlaşan şapel, bazilika, mezar gibi dini yapılar, adanın 5-7. yüzyıllarda dini bir merkez haline geldiğini göstermektedir. Adanın cazibesinin gemi seyahati ile hac yolculuğu yapan Hristiyanların uğrak yeri olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Adada bulunan 2 No’lu kilisede yer alan bir freskoda (dini resim) “Hossios Nikolaos” yazmaktadır. Bu nedenle, kilisenin günümüzde Antalya Demre yakınlarındaki Alacahisar’da doğmuş ve yaşamış olan Sionlu Aziz Nikolaos’a atfen inşa edildiği düşünüldüğünden, Aziz Nikolaos Kilisesi olarak adlandırılmıştır. Aynı zamanda Gemiler Adası Orta Çağda da Aziz Nikolaos Adası olarak bilinmektedir.
Gemiler koyu ve plajı, korunaklı doğal yapısı, çam ve zeytin ağaçlarıyla çevrili güzel kumsalıyla sadece gezi teknelerinin değil, karayoluyla Fethiye-Hisarönü-Kayaköy üzerinden gelen günübirlik ziyaretçilerin de tercih ettiği bir yerdir. Koyun Kayaköy’e uzaklığı 6 kilometredir. Koy aynı zamanda bir trekking parkurunun durak noktalarından biridir.
Kelebekler Vadisi
Fethiye çevresinin en çarpıcı yerlerinden birisi Kelebekler Vadisi’dir. Sahip olduğu endemik türler nedeniyle dünya mirası olarak korunması önerilmiş 100 dağdan biri olan Babadağ'ın eteklerinde bulunan Kelebekler Vadisi, 8 Şubat 1995 yılında 1. derece doğal SİT alanı ilan edilmiş ve her türlü yapılaşmaya kapatılmıştır. Kayalık ve çamlık vadide biraz zahmetlice tırmanıştan sonra binlerce kelebeğin kayaları, ağaçların gövdelerini ve yapraklarını, kısacası her yeri bir şal gibi örttüğünü görmek mümkündür. İlk bakışta fark edilmeyen, doğal bir örtüymüş gibi duran kelebekler en ufak bir ses veya harekette havalanarak vadinin üzerinde uçuşur.
Kelebekler Vadisi’ne karadan araçla ulaşım imkanı yoktur. Ölüdeniz’den dolmuş tipi teknelerle ya da kiralık teknelerle ulaşmak mümkündür. Koy, ayrıca Ölüdeniz’den hareket eden günübirlik tekne turlarının da mola noktalarından birisidir.
2.000 metrelik Babadağ’ın eteklerindeki Kelebekler Vadisi'nin içinde şelalelere ulaşan patika mevcuttur. İlk şelaleye ulaşmak ortalama 30 dk sürmektedir. Kelebekler Vadisi kumsalında, çadır ve bungalovlarda konaklama imkanı bulunmaktadır.
Ölüdeniz - Belcekız Plajı
Fethiye’den çamlar arasından inişli çıkışlı yoldan yaklaşık 14 km ilerlendiğinde müthiş mavisiyle büyüleyen Belcekız Plajı’na varılır. Belcekız Plajı'nda çok sayıda konaklama, yeme-içme, eğlence yerlerinin yanı sıra motorlu ve motorsuz su sporları istasyonu da bulunmaktadır. Plajda gökyüzüne doğru bakıldığında havada süzülen çok sayıda paraşüt görülür. Belcekız Plajı Babadağ’dan hareket eden yamaç paraşütlerinin iniş noktasıdır. Ayrıca; plajdan Kelebekler Vadisi ve Gemiler Koyu’nu da ziyaret eden günübirlik tekne turları hareket etmektedir.
Plajın sonunda Ölüdeniz- Kumburnu Tabiat Parkı içerisinde Ölüdeniz Lagünü bulunur. Lagünde suyun ve dibinde bulunan bembeyaz kumun kırdığı ışık turkuaz bir renk verir. Çevrede bulunan çam ormanlarının suyun üzerine düşen gölgesi ise turkuaz rengi daha da zenginleştirir.
Ölüdeniz’de yaklaşık 950 hektarlık alan koruma altına alınmış ve Kıdrak Tabiat Parkı olarak ilan edilmiştir. Ölüdeniz Lagünü, Belcekız Plajı ve Kıdrak Plajı'nı kapsayan bu alan aynı zamanda SİT alanıdır ve Özel Çevre Koruma alanı içinde kalır. Her üç alanda yapılaşma olmayıp, doğal güzelliği ile günübirlik olarak hizmet sunulmaktadır.
Göcek
Birbirinden güzel sayısız koy ve adanın bulunduğu Göcek Körfezi yatlar ve Mavi Yolculuk teknelerinin uğrak yeridir. Yatlar için her türlü hizmetin verildiği marinaların bulunduğu Göcek birbirinden lüks ve gösterişli özel yatların buluşma noktasıdır.
Birkaç yıl öncesine kadar yerel halk tarafından işletilen küçük otellerin yerini yeni ve daha büyük otellerin aldığı Göcek’te turizm hareketliliği özellikle restoranlar ve alışveriş mağazalarının sıralandığı sahil boyunca, iskele ve marina çevresinde yaşanmaktadır.