Cultural
Medium
3 Years
Ihlara Vadisi’nden Derinkuyu Yeraltı Şehri’ne doğru giderken keyifli bir fotoğraf molası için Narlıgöl’e uğrayabilirsiniz. Göl, ismini burada bulunan Nar Köyü’nden alıyor. Buraya krater gölü denmiş ancak bir meteor düşmesi sonucu oluştuğu da düşünülüyor. Bu civarda çıkış sıcaklığı 67 dereceyi bulan termomineralli su kaynağı bulunduğu için göl çevresinde iki adet termal otel açılmış.
İlk Hristiyanlar tarafından inşa edilen birçok kiliseyi kapsayan Göreme Açık Hava Müzesi, volkanik tüften oluşmuş ilgi çekici yapısı ve manzarası ile de oldukça keşfedilesi bir alan. 4. yüzyıl itibari ile manastır hayatına ev sahipliği yapmaya başlamış olan bu alan, ana ulaşım yollarına uzaklığı ve engebeli bir yer olması sayesinde gizlenmek veya dini inzivaya çekilmek isteyenler için uygun bir korunma yeri olmuş.
Müze alanının biraz daha dışında bulunan Tokalı Kilise, Elmalı Kilise, Yılanlı Kilise, Azize Barbara Şapeli, Aziz Basil Şapeli, Çarıklı Kilise, Kızlar Manastırı ve Karanlık Kilise gibi birçok yapıya ev sahipliği yapan Göreme Açık Hava Müzesi, doğal ve kültürel varlık olarak Dünya Miras Listesi‘nde yer alıyor. Karanlık Kilise içerisindeki duvar resimleri hala bozulmamış ve çok net olduğundan bu değerleri korumak için kiliseye ekstra ücret ödenerek giriliyor.
Kapadokya’da şu ana kadar bulunmuş 37 yeraltı şehri bulunuyor ve bunlardan sadece 7 tanesi gezime açık. Gezime açık olanlardan en büyüğü ise Derinkuyu Yeraltı Şehri… İlk olarak Hititler tarafından savunma amacıyla inşa edilmeye başlanan yeraltı şehri, zaman içerisinde el değiştirdikçe genişlemeye devam etmiş. 7 km’ye varan çapı ve 60 metreye varan derinliği ile bu muhteşem yapıyı gezerken gerçekten çok etkileneceksiniz. Kalp hastalığı, yüksek tansiyonu, astımı, bel veya boyun ağrısı olanların içeriye girmesi tavsiye edilmiyor. Korunma ve savunma amaçlı yapılan bu şehirlerde düşmanlardan kaçmak için dar tüneller inşa edilmiş. Derinkuyu Yeraltı Şehri “Y” şeklinde inşa edildiğinden girişi ile çıkışı ayrı yerlerde bulunuyor. İçeride kaybolmamak için kırmızı ve mavi okları takip etmeniz gerekiyor. Kırmızı okları takip ederek şehrin gezilebilen en derin alanına ulaşabilir, mavi okları takip ederek de yüzeye çıkabilirsiniz. 1 saatte gezebileceğiniz alanların yeraltı şehrinin çok küçük bir kısmı olduğu söyleniyor. Yeraltı şehirlerinin en dikkat çeken özelliklerinden biri de kayaçların yapısı ve havalandırmanın iyi yapılması dolayısıyla içeride her mevsim sabit bir sıcaklığın bulunması. 12-16 derece arasında olan hava erzakların bozulmadan saklanmasını sağlıyor. Günümüzde de bu özelliklerden dolayı Kapadokya’da birçok doğal soğuk hava deposu bulunuyor.
Hemen hemen tüm Türkiye tanıtımlarında, Kapadokya’ya ait kartpostalların birçoğunda bulunur Ürgüp’te yer alan Üç Güzeller’in fotoğrafları. Gerçekten de tüm bunları hak edecek kadar güzel manzaralar sunuyorlar. Şansıma Kapadokya’da olduğum dönemde hava o kadar güzeldi, bulutlar o kadar fotojenikti ki manzaranın güzelliği bir kat daha artmıştı. Üç Güzeller, anne-baba-çocuk peribacaları olarak da anılıyormuş.
Güvercinlik Vadisi, günümüzde Uçhisar’dan Göreme’ye doğru 4 km boyunca uzanan keyifli bir trekking alanı. Bölgede yaşayan insanlar yeterli toprağa sahip olmadıkları için enerjisi oldukça yüksek güvercin gübresi ile tarımda verimi arttırmak istemişler ve vadi yamacındaki peribacalarına çok sayıda güvercinlik oymuşlar. Yılda bir kez güvercinliklerin kapısını açıp gübreleri topluyorlarmış. Barış simgesi olan güvercinlerin gübresinin de bu kadar işe yarar olduğunu bilmek nedense hoşuma gitti. Bu arada, vadinin en güzel haliyle Tarihi Uçhisar Kalesi’nden izlenebileceğini söylüyorlar.
Kapadokya’da peribacalarının en yoğun olduğu bölge Paşabağ… Bölgenin en yüksek, şapkalı peribacaları Paşabağ’da yer alıyor. Kapadokya Bölgesi’nde Hristiyanlığın kabul görmesiyle Paşabağ Peribacaları keşişlerin inziva yeri haline gelmiş. Bu sebeple bazı peribacalarının içleri oyulmuş ve keşişler buraya yerleşmiş. Peribacalarının mistik manzarası, gün batımı ve bulutlar buluştuğunda burası tam bir sanat eseri haline geliyor.
Vals yapanlar, öpüşenler, develer, eller, Napolyon’un şapkası… Buraya kayaçların renginden dolayı Pembe Vadi diyenler de var, Develi Vadi diyenler de… Ama benim favorim kesinlikle “Hayal Vadisi” yakıştırması. Bulutlarla oynadığınız benzetme oyununu burada erozyona uğrarken oldukça çeşitli şekiller oluşturmuş olan peribacaları ile oynayabilirsiniz. Çok keyifli!