Pamukkale Turları Eski ismi Akköy olan ilçe 12 Kasım 2012’de Pamukkale olarak değişmiştir. Antik çağdan günümüze birçok medeniyete ev sahipliği yapan ilçe doğal ve kültürel güzelliği bir arada sunmaktadır.
Sahip olduğu Dünyaca ünlü travertenleri, antik kenti kaplıcası, müzeleri ile birçok güzelliğe ev sahipliği yapmaktadır.
Pamukkale Gezilecek Yerler aşağıda yer almaktadır.
Rezervasyon ve İletişim Bilgilerimiz için Tıklayınız
Türkiye’nin beyaz cenneti olan Pamukkale Travertenleri 1988 yılından bu zamana UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer almaktadır. Ege Bölgesinin en çok ziyaret edilen alanlarından olan travertenler yılda yaklaşık 1 milyon yerli ve yabancı turist ağırlamaktadır.
Bölgede yer alan doğal termal su kaynağının etkisiyle meydana gelmen çöküntü sonucu oluştuğu bilinmektedir. Yaklaşık 3 kilometre uzunluğunda olan travertenlerin yüksekliği de 50 metre civarındadır. 17 farklı su kaynağından beslenen travertenlerin su sıcaklığı da 33 ile 35 derece arasında değişmektedir.
Antik Çağdan günümüze şifalı sularıyla romatizmal hastalıklar, kalp rahatsızlıkları, sindirim, solunum ve deri gibi birçok hastalıklara iyi gelmektedir.
Pamukkale’nin Koca çukur mevki inde Travertenlerin hemen yanında konumlanan natürel park yer alan parkın içerisinde yapay bir göl, 2 adet yüzme havuzu, 1 adet çocuk havuzu, çamur havuzu bulunmaktadır. Havuzlarda yer alan sular ise Pamukkale’nin şifalı sularından beslenmektedir. Özellikle çamur havuzunda yapılan çamur banyoları gerek yabancı gerek yerli turistler tarafından yoğun ilgi görmektedir.
Yaklaşık 10 bin metrekare alana sahip olan park 7’den 70’e her yaş grubuna hitap etmektedir. Ayrıca havuzların yanı sıra kafeterya, restoran, soyunma kabini, yapay göl gibi alanlarda yer almaktadır.
Denizli’nin 17 kilometre kuzeyinde Pamukkale ilçesinde yer alan antik kent M.Ö II. Yüzyılın başlarında Bergama Krallarından II. Eumenes tarafından kurulmuştur. İsminide Bergama’nın kurucusu olan Telephosun karısı Hieradan aldığı bilinmektedir. Kent M.S 60 yılında meydana gelen depremde harap olmuş ve yeniden yapılmıştır. Kent Helenistik kent dokusundayken yenilenmeyle bu özgün dokuyu kaybetmiş ve klasik bir Roma kenti görünümünü almıştır. Roma Döneminden sonra Bizans Döneminde de önemli bir yere sahip olan kent, XII sonlarında Türklerin eline geçmiştir.
Kentin içerisinde Roma Hamamı, Apollon Tapınağı, amfi tiyatro, okul binası, kilise, çeşme, kadetral gibi yapıların kalıntıları bulunmaktadır.
Yapımı 150 yıl süren ve yaklaşık 1800 yıllık olan antik tiyatro UNESCO Dünya Listesinde yer almaktadır. Yapımına M.S I. yüzyılın ikinci yarısında başlanmış, III. yüzyılın başlarında da tamamlanmıştır. Akdeniz Havzası içinde en özgün ve en önemli yere sahip olan bir Roma Dönemi Tiyatrosudur. Sahip olduğu ihtişamlı sahne binası, miteolojik kabartmaları, oturma basamakları ile eşi benzeri bulunmaktadır.
2010-2013 arasında yapılan restorasyon çalışmalarında da %95 kendi malzemeleri kullanılarak özüne sadık kalınmıştır.
İsa’nın 12 havarisinden biri olan ST. Philippe adına yaptırılan kilise Hierapolis Kent Merkezinin kuzeyinde yüksek bir tepede konumlanmaktadır. ST. Philippe M.S 80 yılında Hristiyanlığı yaymak için Hierepolise gelmiş ama amacına ulaşamadan öldürülmüştür. Kilisede M.S 4. yüzyıl sonları ve M.S 5. yüzyıl başlarında Martyrion tarafından Aziz Philippe adına yaptırıldığı düşünülmektedir. Hatta mezarının da bu oda içinde olduğu tahmin edilmektedir
Hierapolis antik kentinin içerisinde konumlanan havuzun geçmişi M.Ö II. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Roma Döneminden kalan ve yaklaşık 2300 yıllık bir miras olan bu havuz Türkiye’nin en güzel antik yüzme havuzudur. 36 derece sıcaklıkta olan bu havuza yaz kış girebilir ve farklı bir yüzme deneyimi yaşayabilirsiniz. İçerisinde barındırdığı sodalı termal suyu ile rahatlatıcı bir özelliğe sahip olan termal havuz birçok hastalığa da şifa olmaktadır. Romatizma, damar sertliği, raşitizm, kalp hastalığı, tansiyon, felç, sinir ve damar hastalıkları gibi rahatsızlıklara iyi gelmektedir.
Hierapolis Ören Yerinin en büyük yapısı olan Roma Hamamı restorasyondan geçerek 1 Şubat 1984 tarihinde müzeye dönüştürülmüştür. Zamanla yıpranan yapı 1999 yılında yeniden restorasyondan geçmiş ve 24 Nisan 2000 tarihinde bugünkü haliyle yeniden açılmıştır.
Toplam 14 bin metrekare alana sahip olan müzenin içerisinde eserler Lahitler ve Heykeller Salonu, Küçük Eserler Salonu, Hierapolis Tiyatrosu Buluntuları Salonu olmak üzere 3 salonda sergilenmektedir.
Lahitler ve Heykeller Salonunda; Hierapolis, Laodikeia ve diğer ören yerleri kazılarında ortaya çıkartılan eserler sergilenmektedir.
Küçük Eserler Salonunda; M.Ö 4. Binden bu zamana kadar birçok uygarlığın ürünü olan küçük buluntular sergilenmektedir. Cam, eserler, madeni takılar, pişmiş toprak kaplar, altın, gümüş ve bronz buluntular bunlardan bazılarıdır.
Hierapolis Tiyatrosu Buluntuları Salonunda; Hierapolis sahne binasını süsleyen kabartmalar sergilenmektedir.