TYPOLOGIES

Cultural

+ 2
DIFFICULTY

MIN. AGE

MACAHEL ŞAVŞAT HEMŞİN YAYLALARI

Şavşat Karagöl

  • Hemşinin dik vadilerinden, Macahel'in ormanlarına, oradan Şavşat'ın geniş bozulmamış vadilerine 3 farklı bölge 3 farklı kültür
  • Yayla ve göllere doğa yürüyüşleri
  • Mençuna, Maral & Palovit Şelaleleri
  • Ekolojik yapısıyla ünlü Fırtına Vadisi
  • Biyosfer Alanı Macahel Vadisi
  • Keşfedilmeyi bekleyen, yeşilin farklı tonu ile Cittaslow ünvanlı Şavşat
  • Şelaleler, göller, kaleler ve birbirinden güzel köyler
  • Hemşin & Gürcü kültürü
  • Leziz yöresel yemekler

Rezervasyon ve İletişim Bilgilerimiz için Tıklayınız

PROGRAM

Trabzon Havalimanı’nda saat 10:30’daki buluşmanın ardından aracımızla sahil yolundan ilerleyerek Hopa – Cankurtaran Geçidi – Borçka üzerinden Şavşat'a gidiyoruz. Ancak yol üstünde de uğrayacağımız yerler var.

Hopa'da öğle yemeğinden sonra ilk durağımız Cehennemdere Kanyonu olacak. Dünyanın en derin kanyonlarından biri olarak geçiyor. Biz içinde kısa bir yürüyüş yapacağız. Yukarıdaki manzara az rastlanır güzellikte. Kanyondan ayrıldıktan sonra yolumuzdan biraz saparak rotamızı Ardanuç'a çeviriyoruz.

İlçenin arkasında yükselen ve milattan önceki dönemlere tarihlenen kaleye gitmek için Adakale Mahallesi'ne gidiyoruz. Bu mahalle Ardanuç’un en eski yerleşim yeri olduğu için tarih kokuyor. 1551 yılında yapılan İskenderpaşa Camii'si  mimarisi ile göz boyuyor.

Ardanuç'tan ayrıldıktan sonra Şavşat'a geçiyoruz ve otelimize yerleşiyoruz.
Şavşat’ın en önemli özelliği merkezden hangi yöne giderseniz gidin veya rastgele bir yolu takip edin mutlaka hoşunuza gidecek, doğal veya yerel özellikleri ile sizi büyüleyecek bir yere ulaşmanızdır. Sürprizlere hazırlıklı olun.

Otelimizde biraz dinlendikten sonra günbatımına gideceğiz. Burada size bir takım ikramlarımız olabilir. Günbatımının ardından otelimize dönüyoruz.

Sabah alacağımız kahvaltının ardından ilk olarak Tibeti Kilisesi'ne gidiyoruz. Bu kiliseyi yıkmak için çok uğraşmışlar ama çatısı hariç ön kısmı hala dimdik ayakta duruyor. Kiliseyi fotoğrafladıktan sonra Balıklı Göl'e gidiyoruz.

Yürüyüşümüz ilk etapta biraz dik gelebilir ama çok uzun sürmeyecek merak etmeyin:) Arsiyan Dağı’nın eteklerinde yükselerek göreceğimiz iki yanlı manzara muhteşem. Zaman zaman yok olmaya yüz tutmuş kağnı arabası izlerini takip ederek ilerleyeceğimiz patika bizi Şirata Gölleri‘nin ilki ve küçüğü olan göle çıkaracak. Gittiğimiz mevsime göre su seviyesi değişen gölün rengi beklemiş yoğurt suyuna benzediği için bu ismi almış, yüzmek serbest. (Gürcüce). Hemen ilerisindeki ikinci ve ismi Büyük Şirata olan göl temmuz ağustos aylarında çok alçalıyor. Eğer şanslı isek ortamın bakirliğinden yararlanan angut kuşlarını görebiliriz. Yürüyüşümüze yokuş aşağı devam ederek tekrar Balıkgöl’üne ulaşıyoruz. Burada kısa bir fotoğraf molası verdikten sonra harika bir öğle yemeği için Fevzi Abi ve Nazire Ablanın işlettiği Pona'ya gidiyoruz. Altından dere akan masalarda öğle yemeğimizi aldıktan sonra  Şavşat Karagöl’e doğru harekete geçeceğiz.

Göl etrafında yürüyüşün ardından biraz serbest zaman vereceğiz. İsteyenler kayık kiralayarak göl üstünde keyif yapabilirler. Karagöl'den ayrıldıktan sonra otelimize dönüyoruz.

Oteldeki akşam yemeğinin ardından isteyenler yine seyir terasına gidebilir.

Kahvaltının ardından aracımızla Macahel’e doğru yola çıkıyoruz. Yolda Mısırlı Köyü’nden geçiyoruz. Köyü geçtikten sonra hava durumuna göre yapacağımız, dere kenarındaki araç yolundan çam ormanlarının içinde yaklaşık 1 saat civarı bir yürüyüşümüz var.

Yürüyüşün ardından devam ettiğimiz yolculukta, Macahel Vadisi’ndeki Agria Köyü’nün (Uğur Köyü) yaylası olan ve Gürcistan sınırı yakınlarındaki Çuripira Yaylası’nda kısa bir fotoğraf molası veriyoruz.

Macahel'e vardığımızda öğle yemeğimizi alıp biraz dinlendikten sonra Türkiye’nin tek kırımda dökülen en yüksek şelalesi ünvanına sahip Maral Şelalesi’ne doğru yola çıkıyoruz. Yarım saatlik bir araç yolculuğunun ardından 15 dakikalik patika yürüyüşü ile Maral Şelalesi’nin heybetli görüntüsü bizi bekliyor. Ücretsiz soğuk su masajı hizmeti vermekte olan şelaleden faydalanmak isteyenler  dik bir inişin ardından şelalenin döküldüğü noktada suya girebilir. Bu eşsiz deneyimi kaçırmamanızı, meyo ve havlunuzu yanınızda getirmenizi öneririz.

Girmek istemeyenler şelale manzarası eşliğinde çayını ya da kahvesini yudumlayıp doğanın keyfini çıkarabilir.

Şelaleden sonra isteyenlerle Maral Köyü'ne kadar yaklaşık kırk dakika sürecek bir yürüyüş yapabiliriz

Bugünkü Macahel gezimizde İremit’ten Kayalar Köyü'ne vadi içinde yürüyeceğiz. Eski bir ahşap köprüden başlayan yürüyüş kullanılmayan toprak yoldan yükselerek devam ediyor. Yüksek çam ve gürgen ağaçları arasında geçen yürüyüş sırasında Macahel’in diğer köylerini hatta Gürcistan tarafını da göreceksiniz. Yaklaşık 500 metre irtifa kazanacağımız yürüyüşün süresi yaklaşık olarak 2,5 - 3 saat. Tepe noktada konumlanmış Kayalar Köyü manzaranın zirve yaptığı yer.

Burada biraz mola verdikten sonra (tüm grup isterse yürüyüş uzatılabilir) dere kenarına gidiyoruz.

Hep yayla hep yürüyüş olmaz biraz da keyif yapmak lazım diye düşünüyoruz. :) Rahatlıkla yüzebileceğiniz hatta kayalardan atlayabileceğimiz ve piknik yapabileceğimiz bir dere kenarına gideceğiz. Öğle yemeğimizi de burada barbekü sucuk olarak alacağız.

Daha sonra bölgenin en eski camisini ziyaret edeceğiz. İremit Camii şu anda bulunduğu konuma başka bir yerden 1853 yılında taşınmış. Yapılış tarihi tam olarak bilinmiyor ama Camili Köyü'ndeki Ahşap Camii'den önce yapıldığı söyleniyor. Ahşap üzerine el ile işlenmiş ve kök boyalarla renklendirilmiş desenlerle kaplı bu camide fotoğraflarımızı çektikten Camili Köyü'ne gidiyoruz.

Tam Gürcistan sınırında olan ve hatta askerlerin kontrolündeki bir sınır kapısı da olan köy, Macahel'in merkez köyü ve bölgenin ilk meşhur olan yeri. Köy içinde Ahşap Cami'ye gidip köy bakkalından eksiklerimizi aldıktan sonra otelimize dönüyoruz.

Kahvaltının ardından eşyalarımızı aracımıza yüklüyoruz ve Çamlıhemşin’e doğru yola çıkıyoruz. İlk olarak Macahel Geçidi'ni aşıp Hopa’ya doğru iniyoruz.

Yoldan biraz saparak Borçka Karagöl’ü ziyaret edeceğiz. Bir heyelanın bu kadar güzel bir sonuç vermesi şaşırtıcı. 19. yy başlarında Klaskur Yaylası yakınlarındaki bir tepede oluşan heyelan Klaskur Deresi’nin önünü kapatmış ve bu tabiat parkı statüsündeki göl oluşmuş.

Karagöl ziyaretinden sonra  yolumuza devam ediyoruz. Hopa’da öğle yemeğimizi aldıktan sonra Fırtına Vadisi'ne varıyoruz.

İlk olarak Zil Kale'ye (Zir Kale) gidiyoruz. 14.yy’a tarihlenen kaleyi gezip fotoğrafladıktan sonra Palovit Şelalesi'ne gidiyoruz. 15 metre yükseklikteki şelale bölgenin en yüksek değil ama debisi en fazla olan şelalesidir. İsteyenler patikadan aşağıya inip şelalenin dibinde fotoğraf çektirebilir. Şelale ziyaretinden sonra bölgenin tek macera parkı olan Tarzanpark'ta çay molası veriyoruz. İsteyenler aktivitelere katılabilir. Tarzanpark'tan ayrıldıktan sonra Şimşir Ormanı'na gidiyoruz. Dünyanın en büyük ikinci şimşir ormanı dense de bu konuda kesin bir kanıt yok. Son yıllarda şimşirler hastalandı ve kurudular. Diyeceksiniz ki buraya neden getirdiniz? Kurumuş şimşir ormanının enteresan bir güzelliği var. Tabi ki temennimiz şimşirlerin tekrar canlanması. Şimşir Ormanları ziyaretimizi tamamladıktan sonra otelimize gidiyoruz.

Bugünkü gezimiz 5. gün ve bugün konaklanacak yere göre değişiklik göstermektedir.
-------------------------------------------------------------

Konaklama FIRTINA VADİSİ'nde olursa:
Çermeşk Yaylası & Çermeşk Gölü

Bugün bölgenin az ziyaret edilen ama güzel göllerinden birine gideceğiz. 2600 metre yükseklikteki Çermeşk Gölü.

Otelden ayrıldıktan sonra Fırtına Vadisi’nin içlerine doğru ilerliyoruz. Orta Yayla ve Baş Yayla’yı geçtikten sonra Çermeşk Yaylası’na varacağız. Buradan başlayan yürüyüş vadi içinden ilerliyor ve tamamen patikada yürünüyor. Parkur çok dik değil bu nedenle herkesin yapabileceği bir program.

Yayladan başladıktan sonra göle varış molalarla beraber yaklaşık 2,5 saat sürüyor. Göl bir tepenin altında ve büyük sayılabilecek bir göl. Göle girilebiliyor bu nedenle mayo ve havlunuzu yanınıza almanızı öneririz. Göle girme niyetiniz olmasa bile yanınızda olsun çünkü orada fikirler değişebiliyor. Göl kenarında bir çoban yaşıyor gittiğinizde orada ise sizi tulumla karşılayacaktır. Öğle yemeğimizi yedikten ve gölle haşır neşir olma işlerini tamamladıktan sonra aynı yoldan geri dönüyoruz. Saat 17.00 civarı otelde olacağız.

Konaklama AYDER YAYLASI'nda olursa: 
Avusor Yaylası & Büyük Göl

Bugünkü gezimizde yörede Laz Yaylaları olarak bilinen ve tabi ki Lazların kurdukları ve yaşattıkları yaylaları göreceğiz. Bir de Avusor Yaylası’nın üzerindeki göle yürüyüşümüz var.

Aracımızla otelden ayrıldıktan sonra Avusor Yaylası’na kadar araçla çıkıyoruz. Yolda Hacizeni, Kvaokobğumeri ( Yanlışyazmadık lazca Taş Yığılı anlamına geliyor), Toba Yaylaları’nı göreceğiz.

Avusor Yaylası’na vardıktan sonra Büyük Göl’e 1,5 saatlik bir yürüyüş (gidiş dönüş 3 saat) yapılıyor. Göle girmek isteyenler mayo ve havlularını yanına alsın. 2800 metre yükseklikte bir göle girmek herkese nasip olmaz. Yöresel öğle yemeğimizi yine yaylada alıyoruz.

Yürüyüşe katılmak istemeyenler yaylada vakit geçirebilirler. Öğle yemeğinin ardından otele dönüyoruz. Ancak isteyenlerle Kuntz Yaylası yürüyüşünü gerçekleştireceğiz. Yürüyüşümüz orman içi patika izlenerek yapılıyor. Karadenizde orman içi patikaların çoğu kullanılmadığı için kapanmıştır. Bu nedenle çam ağaçları arasında yapılacak bu yürüyüş bize göre bulunmaz fırsat. Yürüyüşümüz otelde bitiyor. Akşam yemeği otelimizde.

Bugün bölgenin özgünlüğünü korumuş yaylalarından birine gidecek, çevresinde yürüyüş yapacak sonrasında da komşu Badara Mezrası'nı ziyaret edeceğiz. İlk olarak Gito Yaylası'na doğru yola çıkıyoruz.

Yaklaşık 60-70 dakikalık bir yolculukla 2050 metre yükseklikteki Gito Yaylası'na varıyoruz. Fırtına Vadisi'ne hakim bir konumdaki Gito'da; Pokut Yaylası, Çat Köyü, Badara Mezrası, Altıparmak Dağları ve hatta hava berraksa Gürcistan Dağları manzaramızı oluşturacak.

Yaylanın içinden başlayan yürüyüş yaylanın arkasında göreceğiniz tepeye kadar sürecek.  Burada manzara inanılmaz. 360 derecelik bir panaromaya sahip denizi de gören bir nokta. Hatta hava çok açıksa Gürcistan Dağlarını bile görebilirsiniz.Kısa bir mola verip manzaranın keyfini çıkardıktan sonra yaylaya dönüp yöresel öğle yemeğimizi alıyoruz. Yemeğin ardından aracımızla  Badara Mezrası'na geçiyoruz.

Badara Mezrası aslında küçük bir yayla. Önündeki küçük göleti ile güzel de bir fotoğraf veriyor. Badara'da yaptığımız kısa gezintinin ardından Trabzon Havaalanı’na doğru yolumuza devam ediyoruz.
Kalan zamana göre yolda Rize Bezi Atölyesi ve Sürmene Bıçağı satış noktalarına uğrayacağız.